Senden benden : Bize dair...
İkimizden bize dair…
“Evet de
Bütün marifetlerimi göstereyim sana
Gör, bir kilo rakı nasıl içilirmiş
Nasıl şiir yazılırmış aç karnına
Nasıl yaşanırmış
Nasıl sevişilirmiş Öğren
Sana bin yıl yaşatayım bir günde
Önce evet de ümitleneyim
İstersen sonra hayır de.”
Canımın gönderdiği, “Ümit Yaşar Oğuzcan”ın yukarıdaki dizelerini şöyle yanıtlamıştım üç yıl önce :
“Eveeeeeeeeeeeeetttttttttttttttttttt....
Evet Canım... Evet sana...
Bir düş gibi gel
Bir uyanış gibi...
Sokul yanıma
Usul bir türkü gibi...
Kal yanımda
çağlayan bir ırmak gibi...
Ben bir alabalık olayım sende
akıntıya karşı yüzen
çağlayan çıkan...
evet canım... evet sana...”
Bu satırları, hem de bir kaç dakikada yazdırdın ya bana... Bil ki sen çoktan beridir "can"dan "canım"a dönüşensin bende... Özledim seni... Bu iki kelime anlatmaya yetmiyorsa da özlemimi... Yine de özledim seni...
Benden giden :
Merhaba Canım... Bir mesajında demiştin ki, "günün güneşli olsun, ne güneş ne de ben az olmayayım gününde". Ama neylersin ki, güneş bulutların ardındaydı bugün... Ya sen canım... Ya sesin... Çok özledim sesini, gözlerini, gülüşünü, ellerini... Ve tepeden tırnağa seni...
Senden gelen :
Biliyor musun yanındayken seninle bulduğum ve sensizken en çok neyi özlemle yaşıyorum? Yanında tatlı bir huzur buluyorum, beni sorgulamıyorsun, yargılamıyorsun, irdelemiyorsun, hiçbir şey için zorlamıyorsun, beni eleştirmiyorsun...
Seni ve seninle olmayı tanıdıktan sonra hayatımın bir yönünü fark ettim... Hayatımda eksik olan sorgulanmadan, eleştirilmeden nefes almakmış... Seninle olmayı özlüyorum...
Benden :
Canım benim... Sen, tepeden tırnağa, varlığının her zerresiyle özlemimsin benim... Yıllar var ki, böylesine bir özlem büyümemişti içimde... Senin, yanımda olduğun anlarda, kendimi sende unutmak öylesine güzel, öylesine büyüleyici ki, bana bunları yaşattığın için, daha bir güzel daha bir anlamlılık taşıyor her karşılaşmamız...
Ve o anlar hiç bitmesin istiyorum... Ama biteceğini bildiğim için de, tepeden tırnağa sende olmak, sende kalmak istiyorum... Seni anlıyorum ama bu dindirmiyor özlemimi... Çünkü ben seninim...
Senden :
Canım, sana mesaj için acele girdim sabah sabah… Bugün yanında olabilmeyi nasıl isterdim bilemezsin... Bilemezsin diyorum çünkü sanırım yeterince ifade etme gücüm ve yeteneğim yok… Duygularımı ifade etmeye... Ama sen... Harikasın birtanem... Özlendiğini ve yanına gelmek için can attığımı bil... Yeter bana...
Senden :
"Merhaba Öğretmenim... Yeni yılda mutsuzluğun, yaşamınıza, bir kuş kanadı gölgesi, bir goncagülün gölgesi kadar bile uğramamasını; düşmemesini dilerim... Nice yıllara... Yeni yılınız önce mavi olsun, umut olsun, sevgi olsun, ki eğer ille de olacaksa sonra da kutlu olsun... "
Bu satırları bana 4,5 ay önce sen yazmıştın... O zamanlar henüz aramızda yazışma bağı dışında hiçbir şey yoktu. Ve aylardır görüşmezken senin bu mailin her şeyin başlangıcını yarattı. İyi ki de yazmışsın, iyi ki de göndermişsin bu yazıları bana... Amaaan yazmazsa ben de yazmam dememişsin, eğer öyle deyip yazmasan ben öyle deyip yazmayabilirdim sana ve şimdi yaşadıklarımızın, hissettiklerimizin hiçbiri yaşanmamış ve hissedilmemiş olarak yok olup gidecekti belki de... Bunları yaşanmayan ömrü neyleyim diyorum şimdi... İyi ki varsın tatlısı... Heyecanla tekrar görüşme anımızı bekliyorum... 3 saat de olsa kendimi buluyorum bizi yaşıyorum ya... Gerisi boş geliyor bana... Sevgiyle öpüyorum… Hem de her yerini...
Senden gelen bir şiir :
“Bizim hiçbir hürriyetimiz yok,
Hiçbir hürriyetimiz,ne çalışmak,
ne konuşmak, ne sevişmek.
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
ben burda en büyük çileyi doldurayım,
ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç,
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.”
A. KADİR
Benden :
Canımmmmmmmmm....“Yüreğini titreten"in yüreğini, bu vaktinde gecenin, hem de beklenmedik bir anda ve ansızın kanatlandırmayı başardın ya... Bir yavru kuşun, acemi uçuş girişimlerinde, pır pır eden eden kanatlarına dönüştürdün ya... Ne diyeyim, hangi sözle anlatabileyim ki bunu? Seviyorum seni... Sana söylemekten usanmayacağım bunu... Sen var ya sen, uyanık düşlerimin prensesi... Bil ki (hoş biliyorsun ya) seninim ben... Hhep özlemle bekleyeceğim seni...
Senden : Sezen Aksu’dan bir şiir :
Aşk
Bak yağıyor yağmur
Her damlada gözlerim
Bak esiyor rüzgar
Rüzgar dediğim de sensin
Bak sımsıcak güneş
Sevginle ısındı içim
Sen vazgeçemediğim
Yanımda bile hasretimsin
Güneş doğarken
Çiçek açarken
Ve hayat geçerken
Ben seninleyim
Bir gün olur ayrılık
Kapımı çalarsa
Senle yaşanan zaman
Yeter bana”
Benden :
Canım...Sen, özlemlerimi hiç eskimeden biriktirebildiğimsin; an be an damıtıp büyütebildiğimsin... Biliyorsun ki, tükenişi yok sana olan özlemimin; yalnızca mola anları var. O anlar ise özlemin ve benim senin nefesinle, sıcaklığınla yıkanma anları... Özleme su verme anları... Bu anların arası ne olursa olsun, sen sevdiğimsin... Yazdığın satırlar, seni sevmemin de sana özlemle yönelmemin de ne denli büyüleyici, ne denli teklifsiz, nedenli denli çıkarsız, hesapsız olduğunun işareti... Biliyorum ki, bu haklı bir sevgi; sonsuza dek sende yaşamaktan ve seni kendimde yaşatmaktan usanmayacak bir sevgi... Çünkü sen her yanımdasın ve hissederek biliyorum ki ben senin her yanındayım... Yüreğinde, bilincinde... Her gün bölünüp çoğalan bir yaşam hücresi gibi... Ve aynı çoğalışla bende beni kuşatansın sen...Çünkü, ben seni seviyorum Arzum... Çünkü sen yarimsin benim... İşte bundandır gözbebeklerinde büyümeyi isteyişim...
Senden :
Ne güzel anlatıyorsun duygularını... Okudukça defalarca okuyasım geliyor... Ben sadece içimdekini dümdüz söyleyebilirim sana.... ya da gözlerimden içine akmaya çalışarak... Sevgiyi hissettiğimsin... Bir o kadar da bana beni özel hissettirensin… Böylesi bir sevgiyi hak ediyor muyum diye düşünüyorum bazen... İçim coşuyor şunları yazarken bile... Sen benim gözbebeğimde büyüyenimsin...
Senden :
Hotmaili her açıp da yazılarını okudukca,her seferinde daha bir anlamlı geliyor yazdıkların... Buna sebep ne diye düşündüğümde cevabının "ben" olduğumu fark ediyorum. Her geçen gün daha bir bağlanıyorum sana ait her şeye... Oysa derler ki birliktelik zamanla soluklaşır... Belki de çok görüşemeyişimizdendir, bilmiyorum ama bende zaman daha da belirginleştiriyor sana ait duygularımı ve seni hissedişimi..Ne güzel bir insansın sen...
Benden :
Canım; şimdi okudum yazdıklarını... Görüşmeyi düşünüp de görüşemediğimiz bir günün, nerdeyse ikindi vaktinde... Ben seni günün her anında bekleyip, günün her anında senin olmayı düşlerken, şimdi bir ikindi vakti yazdıklarını okuyup, yazdıklarına yanıt yazıyorum... Oysa bugün, sana mesaj atmayı kaç kez düşündüm, kaç kez vazgeçtim anımsamıyorum... Her seferinde "uygunsuz bir zamanda ulaşırsa" kaygısına bırakıp kendimi sildim yazdığım mesajları... Canım... Sen bende bitimsiz çoğalan bir cansın...Yazdığım mesajlarda hep ne vardı biliyor musun? "Güller öksüz bugün... Çünkü senin gözlerin değmedi onlara... Seni seviyorum canım... Ve özlemle bekliyorum seni...
Senden :
Canımın içi, bugün ben de sende olmayı, seninle olmayı ve bizi yaşamayı ne çok istemiştim... Her sensiz geçen gün daha da büyüyor içimdeki görememenin eksikliği... Ne ikindiler ne sabahlar ne de öğlenler değil hepsinde sende olmayı istiyorum...Bugün Gazi Koleji’nin müdürü okuluna geçmem için öyle çok ısrarcı davrandı ki... Ona sözüm şu oldu en son ayrılırken : "ben bu kadar çabuk yaşam düzenini bozup yenisini kurabilecek biri değilim ki size hemen bir gün içinde tamam geliyorum buraya diyeyim."İçimden de "bunu en çok sevdiğim bilir" dedim... Bilmiyorlar ki öyle güçlü bir iradeye sahip olsam zaten başta değiştireceğim başka bir hayat değişikliğim olurdu” diyemedim tabii…Birini çok özlemek ama özlediğin kadar da uzak kalmak çok zor diyebiliyorum ancak...Seni seviyorum ve özlüyorum...
Yine senden ve yine şiirli bir ileti :
Bu şiiri okuyunca yine sen geldin aklıma... Yine sen… Ve seninle paylaşmak istedim birtanemmm... Seni ele sevirem ki ...
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar , nahir, mal gelir.
Komlar, ahirlar dolir
Sayiram sayiram biri eskig
Bi daha sayiram
Bi de bahiram ki, tamam.
Ama üzülirem;
Çünki sen gelmirsen.
Diyacahsan niye? Bennam, işte ele!
Yassi olir; Sekide ekmek yiyeceğam
Civil lavaşi dürüm edir , tamkitliram,
Sen ahlima gelirsen, yiyemirem.
Sen ahlima gelirsen, boğazimda dügümlenir.
Gene diyirsen ki, niye? İşte ele...
Anam örtüleri sarir...
Gendi gendimi yiyirem.
O da gidir , kalli biçare galiram.
Gözlerim süzülir, yuyicağam, uyiyamiram.
Gafam garişir,
yüreğim siyşir,
yatamiram.
Gene diyirsen niye?
işte de ele!
Guşluğa doğri daliram
Hayal, hülya görirem, sanki yanibaşimdasan
Sevinir, sevinir bir hoş oliram,
Bir de ayyliram ki, yasdiğa sarilmişam
Diyacaksin ki , niye?
Amaan , işde ele.
Sabah olir, horozlar ötir, gün doğir...
Gahiram tavuhlara, culuhlara yem verirem...
Culuhlari dutir dutir öpirem;
Onlari bile sene benzedirem.
Saggin deme niye?
Ne bilim , iş de ele !
Gün gibi gelir, ay gibi gidirsen.
Beni yiye yiye bitirirsen.
Hep ömrümden götirirsen.
Seni sevdigimi de çoh eyi bilirsen.
Diyirsen ki, niye?
Bilirsen , iş de ele!
Babam beni gapiya goymir diyirsen.
Ey helt yiyirsen.
Gomşulara, emin, bibin, ezen gile gidirsen...
Madem ele çih cama, tyrhica gel!
Yüzün görim, bu da bene yeter
Saggin deme niye!
işde de ele...
“Evet de
Bütün marifetlerimi göstereyim sana
Gör, bir kilo rakı nasıl içilirmiş
Nasıl şiir yazılırmış aç karnına
Nasıl yaşanırmış
Nasıl sevişilirmiş Öğren
Sana bin yıl yaşatayım bir günde
Önce evet de ümitleneyim
İstersen sonra hayır de.”
Canımın gönderdiği, “Ümit Yaşar Oğuzcan”ın yukarıdaki dizelerini şöyle yanıtlamıştım üç yıl önce :
“Eveeeeeeeeeeeeetttttttttttttttttttt....
Evet Canım... Evet sana...
Bir düş gibi gel
Bir uyanış gibi...
Sokul yanıma
Usul bir türkü gibi...
Kal yanımda
çağlayan bir ırmak gibi...
Ben bir alabalık olayım sende
akıntıya karşı yüzen
çağlayan çıkan...
evet canım... evet sana...”
Bu satırları, hem de bir kaç dakikada yazdırdın ya bana... Bil ki sen çoktan beridir "can"dan "canım"a dönüşensin bende... Özledim seni... Bu iki kelime anlatmaya yetmiyorsa da özlemimi... Yine de özledim seni...
Benden giden :
Merhaba Canım... Bir mesajında demiştin ki, "günün güneşli olsun, ne güneş ne de ben az olmayayım gününde". Ama neylersin ki, güneş bulutların ardındaydı bugün... Ya sen canım... Ya sesin... Çok özledim sesini, gözlerini, gülüşünü, ellerini... Ve tepeden tırnağa seni...
Senden gelen :
Biliyor musun yanındayken seninle bulduğum ve sensizken en çok neyi özlemle yaşıyorum? Yanında tatlı bir huzur buluyorum, beni sorgulamıyorsun, yargılamıyorsun, irdelemiyorsun, hiçbir şey için zorlamıyorsun, beni eleştirmiyorsun...
Seni ve seninle olmayı tanıdıktan sonra hayatımın bir yönünü fark ettim... Hayatımda eksik olan sorgulanmadan, eleştirilmeden nefes almakmış... Seninle olmayı özlüyorum...
Benden :
Canım benim... Sen, tepeden tırnağa, varlığının her zerresiyle özlemimsin benim... Yıllar var ki, böylesine bir özlem büyümemişti içimde... Senin, yanımda olduğun anlarda, kendimi sende unutmak öylesine güzel, öylesine büyüleyici ki, bana bunları yaşattığın için, daha bir güzel daha bir anlamlılık taşıyor her karşılaşmamız...
Ve o anlar hiç bitmesin istiyorum... Ama biteceğini bildiğim için de, tepeden tırnağa sende olmak, sende kalmak istiyorum... Seni anlıyorum ama bu dindirmiyor özlemimi... Çünkü ben seninim...
Senden :
Canım, sana mesaj için acele girdim sabah sabah… Bugün yanında olabilmeyi nasıl isterdim bilemezsin... Bilemezsin diyorum çünkü sanırım yeterince ifade etme gücüm ve yeteneğim yok… Duygularımı ifade etmeye... Ama sen... Harikasın birtanem... Özlendiğini ve yanına gelmek için can attığımı bil... Yeter bana...
Senden :
"Merhaba Öğretmenim... Yeni yılda mutsuzluğun, yaşamınıza, bir kuş kanadı gölgesi, bir goncagülün gölgesi kadar bile uğramamasını; düşmemesini dilerim... Nice yıllara... Yeni yılınız önce mavi olsun, umut olsun, sevgi olsun, ki eğer ille de olacaksa sonra da kutlu olsun... "
Bu satırları bana 4,5 ay önce sen yazmıştın... O zamanlar henüz aramızda yazışma bağı dışında hiçbir şey yoktu. Ve aylardır görüşmezken senin bu mailin her şeyin başlangıcını yarattı. İyi ki de yazmışsın, iyi ki de göndermişsin bu yazıları bana... Amaaan yazmazsa ben de yazmam dememişsin, eğer öyle deyip yazmasan ben öyle deyip yazmayabilirdim sana ve şimdi yaşadıklarımızın, hissettiklerimizin hiçbiri yaşanmamış ve hissedilmemiş olarak yok olup gidecekti belki de... Bunları yaşanmayan ömrü neyleyim diyorum şimdi... İyi ki varsın tatlısı... Heyecanla tekrar görüşme anımızı bekliyorum... 3 saat de olsa kendimi buluyorum bizi yaşıyorum ya... Gerisi boş geliyor bana... Sevgiyle öpüyorum… Hem de her yerini...
Senden gelen bir şiir :
“Bizim hiçbir hürriyetimiz yok,
Hiçbir hürriyetimiz,ne çalışmak,
ne konuşmak, ne sevişmek.
Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,
ben burda en büyük çileyi doldurayım,
ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç,
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.”
A. KADİR
Benden :
Canımmmmmmmmm....“Yüreğini titreten"in yüreğini, bu vaktinde gecenin, hem de beklenmedik bir anda ve ansızın kanatlandırmayı başardın ya... Bir yavru kuşun, acemi uçuş girişimlerinde, pır pır eden eden kanatlarına dönüştürdün ya... Ne diyeyim, hangi sözle anlatabileyim ki bunu? Seviyorum seni... Sana söylemekten usanmayacağım bunu... Sen var ya sen, uyanık düşlerimin prensesi... Bil ki (hoş biliyorsun ya) seninim ben... Hhep özlemle bekleyeceğim seni...
Senden : Sezen Aksu’dan bir şiir :
Aşk
Bak yağıyor yağmur
Her damlada gözlerim
Bak esiyor rüzgar
Rüzgar dediğim de sensin
Bak sımsıcak güneş
Sevginle ısındı içim
Sen vazgeçemediğim
Yanımda bile hasretimsin
Güneş doğarken
Çiçek açarken
Ve hayat geçerken
Ben seninleyim
Bir gün olur ayrılık
Kapımı çalarsa
Senle yaşanan zaman
Yeter bana”
Benden :
Canım...Sen, özlemlerimi hiç eskimeden biriktirebildiğimsin; an be an damıtıp büyütebildiğimsin... Biliyorsun ki, tükenişi yok sana olan özlemimin; yalnızca mola anları var. O anlar ise özlemin ve benim senin nefesinle, sıcaklığınla yıkanma anları... Özleme su verme anları... Bu anların arası ne olursa olsun, sen sevdiğimsin... Yazdığın satırlar, seni sevmemin de sana özlemle yönelmemin de ne denli büyüleyici, ne denli teklifsiz, nedenli denli çıkarsız, hesapsız olduğunun işareti... Biliyorum ki, bu haklı bir sevgi; sonsuza dek sende yaşamaktan ve seni kendimde yaşatmaktan usanmayacak bir sevgi... Çünkü sen her yanımdasın ve hissederek biliyorum ki ben senin her yanındayım... Yüreğinde, bilincinde... Her gün bölünüp çoğalan bir yaşam hücresi gibi... Ve aynı çoğalışla bende beni kuşatansın sen...Çünkü, ben seni seviyorum Arzum... Çünkü sen yarimsin benim... İşte bundandır gözbebeklerinde büyümeyi isteyişim...
Senden :
Ne güzel anlatıyorsun duygularını... Okudukça defalarca okuyasım geliyor... Ben sadece içimdekini dümdüz söyleyebilirim sana.... ya da gözlerimden içine akmaya çalışarak... Sevgiyi hissettiğimsin... Bir o kadar da bana beni özel hissettirensin… Böylesi bir sevgiyi hak ediyor muyum diye düşünüyorum bazen... İçim coşuyor şunları yazarken bile... Sen benim gözbebeğimde büyüyenimsin...
Senden :
Hotmaili her açıp da yazılarını okudukca,her seferinde daha bir anlamlı geliyor yazdıkların... Buna sebep ne diye düşündüğümde cevabının "ben" olduğumu fark ediyorum. Her geçen gün daha bir bağlanıyorum sana ait her şeye... Oysa derler ki birliktelik zamanla soluklaşır... Belki de çok görüşemeyişimizdendir, bilmiyorum ama bende zaman daha da belirginleştiriyor sana ait duygularımı ve seni hissedişimi..Ne güzel bir insansın sen...
Benden :
Canım; şimdi okudum yazdıklarını... Görüşmeyi düşünüp de görüşemediğimiz bir günün, nerdeyse ikindi vaktinde... Ben seni günün her anında bekleyip, günün her anında senin olmayı düşlerken, şimdi bir ikindi vakti yazdıklarını okuyup, yazdıklarına yanıt yazıyorum... Oysa bugün, sana mesaj atmayı kaç kez düşündüm, kaç kez vazgeçtim anımsamıyorum... Her seferinde "uygunsuz bir zamanda ulaşırsa" kaygısına bırakıp kendimi sildim yazdığım mesajları... Canım... Sen bende bitimsiz çoğalan bir cansın...Yazdığım mesajlarda hep ne vardı biliyor musun? "Güller öksüz bugün... Çünkü senin gözlerin değmedi onlara... Seni seviyorum canım... Ve özlemle bekliyorum seni...
Senden :
Canımın içi, bugün ben de sende olmayı, seninle olmayı ve bizi yaşamayı ne çok istemiştim... Her sensiz geçen gün daha da büyüyor içimdeki görememenin eksikliği... Ne ikindiler ne sabahlar ne de öğlenler değil hepsinde sende olmayı istiyorum...Bugün Gazi Koleji’nin müdürü okuluna geçmem için öyle çok ısrarcı davrandı ki... Ona sözüm şu oldu en son ayrılırken : "ben bu kadar çabuk yaşam düzenini bozup yenisini kurabilecek biri değilim ki size hemen bir gün içinde tamam geliyorum buraya diyeyim."İçimden de "bunu en çok sevdiğim bilir" dedim... Bilmiyorlar ki öyle güçlü bir iradeye sahip olsam zaten başta değiştireceğim başka bir hayat değişikliğim olurdu” diyemedim tabii…Birini çok özlemek ama özlediğin kadar da uzak kalmak çok zor diyebiliyorum ancak...Seni seviyorum ve özlüyorum...
Yine senden ve yine şiirli bir ileti :
Bu şiiri okuyunca yine sen geldin aklıma... Yine sen… Ve seninle paylaşmak istedim birtanemmm... Seni ele sevirem ki ...
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar , nahir, mal gelir.
Komlar, ahirlar dolir
Sayiram sayiram biri eskig
Bi daha sayiram
Bi de bahiram ki, tamam.
Ama üzülirem;
Çünki sen gelmirsen.
Diyacahsan niye? Bennam, işte ele!
Yassi olir; Sekide ekmek yiyeceğam
Civil lavaşi dürüm edir , tamkitliram,
Sen ahlima gelirsen, yiyemirem.
Sen ahlima gelirsen, boğazimda dügümlenir.
Gene diyirsen ki, niye? İşte ele...
Anam örtüleri sarir...
Gendi gendimi yiyirem.
O da gidir , kalli biçare galiram.
Gözlerim süzülir, yuyicağam, uyiyamiram.
Gafam garişir,
yüreğim siyşir,
yatamiram.
Gene diyirsen niye?
işte de ele!
Guşluğa doğri daliram
Hayal, hülya görirem, sanki yanibaşimdasan
Sevinir, sevinir bir hoş oliram,
Bir de ayyliram ki, yasdiğa sarilmişam
Diyacaksin ki , niye?
Amaan , işde ele.
Sabah olir, horozlar ötir, gün doğir...
Gahiram tavuhlara, culuhlara yem verirem...
Culuhlari dutir dutir öpirem;
Onlari bile sene benzedirem.
Saggin deme niye?
Ne bilim , iş de ele !
Gün gibi gelir, ay gibi gidirsen.
Beni yiye yiye bitirirsen.
Hep ömrümden götirirsen.
Seni sevdigimi de çoh eyi bilirsen.
Diyirsen ki, niye?
Bilirsen , iş de ele!
Babam beni gapiya goymir diyirsen.
Ey helt yiyirsen.
Gomşulara, emin, bibin, ezen gile gidirsen...
Madem ele çih cama, tyrhica gel!
Yüzün görim, bu da bene yeter
Saggin deme niye!
işde de ele...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder