21 Haziran 2014

DUY BENİ

DUY BENİ

Sensiz geçen her anımda, yüreğimde ve bilincimde büyüyen hep sen oldun. Sensizliğin dayanılmaz olup varlık sınırlarımı zorladığı anlarda hep sana ulaşmaya ulaşmaya çalıştım. Tıpkı şimdi olduğu gibi bir tanem... 

Ve sana ulaşamayacağımı, sesini duyup, gözlerine bakamayacağımı, kokunu içime çekemeyeceğimi bilmenin ızdırabı ve çaresizliğiyle yine buradayım. Yüreğimdeki büyüttüğün çiçeklerin yine boynu bükük... Özlemler yine yüce dağ doruklarından kopup yuvarlanan kartopu misali, an be an önünde durulmaz bir çığa dönüşüyor. Sanki dalga dalga bedenim sarsılıyor. Özlemlerin mola vaktiyse belirsiz... Belirsizliğin bilincindeyse ufalanıp kaybolan benim...

Canım; yüreğimin tacı; "yüreğinin atışı"  sesinin, gözlerinin, saçlarının, tepeden tırnağa senin özleminle, "dalından kopmuş bir zerdali" misali... Beni duyar mısın? Duyar da anlar mısın? Ne olur duy beni... Anla beni... Hala tepeden tırnağa seviyorum seni...